top of page

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi | Tıp Tarihi & Etik Anabilim Dalı: Etik Ders Notları (2010-2011)

TIP ETİĞİNİN ANLAMI KAVRAMI


Hekimin mesleğini uygularken hastaya yalnızca teknik bilgi ile yaklaşması yetersiz olmaktadır.


Hastaya daha faydalı olabilmek, daha iyi hizmet verebilmek için etik metot içinde ve etik kurallar çerçevesinde çalışması gerekmektedir. Bu sebepten Deontoloji ve Tıbbi etik konusunda bilgi sahibi olmalıdır.


Deontoloji genel anlamda; Görev bilim olup bütün meslekler için geçerlidir. Meslek sahibinin toplumsal ve bireysel ödev ve yükümlülüklerini bildirir.


Tıbbi Deontoloji; Hekimin toplumsal ve bireysel ödev ve yükümlülüklerini hatırlatan ve uyması gereken ahlaki ödevleri ve yükümlülükleri bildiren bir kurallar bütünüdür.


Etik; Davranışların kaynağı olan değer kavramlarını düşünen, İnsan tutum ve davranışlarındaki iyi ve kötü kavramlarını tartışan bunların değerlendirilmesiyle uğraşan felsefenin bir dalıdır.


Tıbbi etik: Tıp uğraşı sırasında, hekim hasta ilişkisinde ortaya çıkan ikilemleri mantık ve değer bilgisi ile tartışır, çözüm yollarının bulunmasında yardımcı olur.


Tıbbi Etik eğitiminin Amacı; Biyoloji ve tıbbın uygulanışında ortaya çıkan etik sorunları tanıtmak, bu sorunların çözülmesi için gereken etik duyarlılığı kazandırmak, etik yaklaşım ve akıl yürütmeyi sistematik olarak öğretmek ve metodunu vermektir. Klinik etik; Hekimlik pratiğinde uygulama sahası olan bir disiplindir.


Hekim temel evrensel değerleri bilmekle yükümlüdür. Ayrıca kendi çalıştığı ortamın değer ve değer yargılarını bilmelidir.


Tıbbi etik tartışmalarıyla belli kurallar oluşur, bu kurallar hekimin uyması gereken, deontoloji kuralları, daha sonra hukuk kuralları haline gelir. Klinik uygulamalarda bu kurallar yetersiz olduğu durumda bu kurallar tekrar tartışmaya açılır. Amaç hastaya daha iyi hizmet vermektir.


Etik Sorunlar


Hekim hastaya hizmet verirken tıpta çok büyük bir hızla değişimler, yenilenmeler olmaktadır. Yeni bilgi ve tekniğin uygulanması sırasında bir çok etik sorunlar meydana geliyor. Hekim günlük uygulamaları sırasında bu etik sorunları bir sorun olarak düşünmeyebilir. Fakat bunların tartışılması ve çözümü gene hekimi bekliyor. Bu sebepten bu sorunların birkaçına dikkat çekmek isterim;

Temel sağlık göstergeleri, bu göstergelerin istenilen düzeye ulaşamaması.


Toplumsal kaynakların sağlık alanında yeterince adaletli olmayan bir biçimde dağıtılması. Hızla gelişen tıp teknolojisi. Yüksek teknoloji ile ileri tetkik ve tedavi yöntemlerinin büyüsüne kendini kaptırmış hastalar.


Giderek karmaşıklaşan ve ayrıntılara giden tıbbi bilgi yükü .Uç dallardaki uzmanlıklar. Tercihlerini, sistemlerden organlara, organlardan dokulara, hatta hücre çekirdeğine dek inebilen alt uzmanlık dallarından yana kullanan hekimler.


Parçalanmış, bütünsellik ve sürekliliğini yitirmiş hasta-hekim ilişkileri.


Terk edilmiş “genel tıp” ve “toplum sağlığı” yaklaşımı.


Büyük ölçüde teknoloji ve tetkik bağımlılığa sürüklenmiş gündelik tıp uygulamaları.


Ticari yoğunluklu tıp ilişkileri içinde hastanın durumu.


Bilgi birikiminin akıl almaz hızla büyümesi, karmaşıklaşması, bireylerden uzaklaşması. Yüksek teknoloji ile hasta arasında sıkışıp kalmış hekim.


Yanılsamaya, sanallık dünyasına, yanlış yönlendirilmeye ve “kötüye kullanım”a açık hekimlik.


Sağlık ve yaşam endüstrisi !


HEKİMİN GÖREV VE ÖDEVLERİNDE EVRENSEL GÖRÜŞ


Hekim birçok etik sorunla karşılaşsa da hizmetini en iyi şekilde vermeye çalışıyor. Bu sırada bilmesi gereken, uyması gereken deontolojik kurallar saptanmış ve hekimin görevi, ödevi haline gelmiştir.


Aşağıda bu kuralların en önemlilerini bulacaksınız. Bu kurallar hem Dünya Tabipler Birliği’nin hem de bu paralelde çalışan Türk Tabipler Birliği’nin kurallarıdır.


Hekim

  • Hekim Dünya hekimliğinin bir parçası olarak, Evrensel, ulusal ve çağdaş bir sorumluluk ve hizmet anlayışına sahip olmalıdır.

  • Hekim hastalıkları önlemeye ve bilimsel gerekleri yerine getirerek hastaları iyileştirmeye çalışarak insanın yaşamını, sağlığını ve onurunu korumalıdır.

  • Hekim, mesleğini uygularken vicdani ve mesleki bilimsel kanaatine göre hareket eder.

  • Hekim mesleğini yerine getirirken, bilimsel ve çağdaş tanı ve tedavi yöntemleriyle koruyucu hekimlik ilkelerini göz önünde bulundurur; hastalarının tanı ve tedavisinde bilimsel olmayan yöntemleri uygulayamaz

  • Hekim, görevi ve uzmanlığı ne olursa olsun, gerekli tıbbi girişimlerin yapılamadığı acil durumlarda, ilk yardımda bulunur.

  • Hekim, mesleğini uygularken öğrendiği hastasının sırlarını açıklamaz. (Hastanın ölmesi ya da o hekimle ilişkisinin sona ermesi, hekimin bu yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz)

  • Hekimlik mesleğini Kasıtlı olarak kötüye kullanmak suçtur.

  • Hekimin bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesine sebep olması "Hekimliğin kötü uygulaması“ (Malpractice) anlamına gelir ve suçtur.

  • Hekim, mesleğini uygularken reklâm yapamaz, ticari reklâmlara araç olamaz.

  • Hekim çalışmalarına ticari bir görünüm veremez; insanları yanıltıcı, paniğe düşürücü, yanlış yönlendirici, meslektaşlar arasında haksız rekabete yol açıcı davranışlarda bulunamaz.

  • Hekimler endüstri kuruluşları ile (İlaç firmaları vb.) hiçbir çıkar ilişkisi kuramazlar. Bilimsel araştırmalar ve eğitime yönelik ilişkiler ise, şeffaf ve kurumsal olmalıdır

  • Hekim öteki hekimlere veya tetkik-tedavi kuruluşlarına maddi çıkar karşılığı hasta gönderemez. Hekim, hasta sağlamak amacıyla aracı kişilerden yararlanamaz.


DANIŞIM (KONSÜLTASYON) VE EKİP ÇALIŞMASI


  • Hekim, meslektaşları arasında saygı ve mesleki dayanışmaya dikkat eder.

  • Hekim Konsültasyon (Danışım) ve ekip çalışması sürecinin düzenli işleyebilmesini sağlar.

  • Hekim hasta izlemi sırasında, değişik uzmanlık alanlarının görüş ve uygulamalarını ister.

  • Konsültasyon sürecinde konsültan hekim de, hastanın sürekli hekimi gibi hastadan sorumludur.

Hekim-Hasta İlişkilerinde kurallar


  • Hekim hastasının sağlığı ile ilgili kararlar alırken; Bilgilenme hakkı, Aydınlatılmış onam hakkı, Tedaviyi kabul ya da ret hakkı gibi hasta haklarına saygı göstermek zorundadır.

  • Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır.

  • Hekim Acil durumlar ile hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır

  • Hasta kendi hakkında vermiş olduğu onamı, rızayı dilediği zaman geri alabilir.

  • Hasta dosyalarındaki bilgilerin geniş bir özeti ile bilgi ve belgelerin örnekleri, isteği durumunda hastaya verilir.

  • Hekim, yasal zorunluluk olmadıkça, bu bilgileri başkasına veremez. Hekim, hastanın kimlik bilgilerini saklı tutmak koşuluyla, bu bilgileri dosya üzerinden yapacağı araştırmalarda kullanabilir.

  • Hasta, mevzuatın belirlediği kurallara, tıbbi uygulamanın özelliklerine ve kurumun koşullarına göre hekimini seçmekte özgürdür.

  • Hekim, ancak tıbbi bilgisini gerektiği gibi uygulayamayacağına karar verdiğinde ve hastasının başvurabileceği başka bir hekim bulunduğu durumlarda, hastanın bakımını ve tedavisini üstlenmeyebilir veya tedaviyi yarım bırakabilir

  • Hekim yukarıdaki şartlar dışında İkinci hekim bulunmadığı durumlarda hastasını bırakamaz.

  • Hekim, bizzat muayene ve tedavi ettiği hastasına gerekli gördüğünde hastalıkla ilgili rapor verir. Bu raporda tıbbi gerekçelere bağlı olarak istirahat, tedavi şekli, diyet, çalışma koşulları gibi hasta için gerekli geçici ya da kalıcı bilgiler ve hekimin önerileri bulunur.

Hekim ve İnsan Hakları

  • Her hekim, başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere tüm insan hakları belgelerine ve hekimlikle ilgili ortak kurallara uymakla yükümlüdür.

  • Hekim, tıbbi bilgi ve becerisiyle, işkence ve benzeri uygulamalara katılamaz, yardımcı olamaz, gerçeğe aykırı rapor düzenleyemez.

  • İşkence iddiası olan olgularla karşılaşan hekim, mesleki bilgi ve becerilerini gerçeğin ortaya çıkarılması için kullanır.

  • Tutuklu ve hükümlülerin muayenesi de öteki hastalarınki gibi, kişilik haklarına saygılı, hekimlik sanatını uygulamaya elverişli koşullarda yapılır ve onların gizlilik hakları korunur.

  • Tutuklu ve Hükümlülerin Tıbbi Yardımı Reddetmesi durumunda hekim, muayene ve tedavi olanaklarını bilinçli olarak reddeden tutuklu ve hükümlülere bu davranışlarının sonuçlarının neler olabileceğini açıklar. Bu durumda zorla muayene ve tedavi yolunu deneyemez, öneremez.

  • Hekim, hiçbir zaman ölüm cezasının infazında bulunamaz, infaza yardımcı olamaz, ölüm cezası uygulamasında tıbbi hizmet veremez.

  • Hekim, olağanüstü durumlar ve savaşta, evrensel nitelikteki tıbbi etik kurallarını yansızlıkla uygular.

  • Hekim savaşta ve olağanüstü durumlarda hasta ve yaralı sayısının çokluğu nedeniyle, herkese gerekli tıbbi yardımın verilemediği koşullarda, hekim, tedavi olasılığı yüksek olan ağır vakalara öncelik verir.

  • Hekim, savcılıklar ve mahkemeler gibi resmi kurumlardan gelen cinsi ilişki muayene istemini yerine getirir fakat bu resmi kurumlar dışından gelen cinsel ilişki muayene istemlerini dikkate alamaz. Hekim ilgilinin veya ilgili reşit değilse, veli veya vasisinin aydınlatılmış onamı olmadıkça cinsel ilişki muayenesi yapamaz.


Tıbbi Araştırmalar ve Yayın Etiği

  • İnsan üzerinde yapılacak klinik, deneysel ya da epidemiyolojik araştırmalar, gerek ilaç gerek cerrahi yöntem araştırmaları olsun, bilimsel bilgi birikimine katkıda bulunabilmek amacıyla yerel etik kurullardan geçmek koşuluyla yapılır.

  • İnsan üzerinde yapılan araştırmalarda her deneğe araştırmanın amacı, yöntemleri, beklenen yarar ve olası yan etkileri hakkında, deneğin anlayabileceği dilde ve biçimde yeterli bilgi verilmesi zorunludur.

  • İnsan üzerinde yapılan tıbbi araştırmalarda deneğin yaşamı, bedensel ve zihinsel bütünlüğü ile sağlığı her zaman toplumsal veya bilimsel çıkarların üzerinde tutulur.

  • Hekim, araştırma verilerini değerlendirirken ve yayına hazırlarken bilimsel gerçekleri yansıtmalıdır. Çalışmaya fiilen katılmamış kişilerin adları o yayında yer alamaz.

  • Araştırmalarda kaynak göstermeden ve izin almadan başkalarına ait veriler, olgular ve yazılı eserler kullanılamaz.


AYDINLATMA VE ONAM


Hekim Hasta ilişkisinin olmazsa olmazı hastayı aydınlatmak ve onun onam’ını (rıza, olur, muvafakat) almaktır. Hekim bunu bütün kurallarıyla bilmelidir. Bilmezse her an bir hukuki soruşturma ile karşılaşabilir.


Aydınlatılmış Onamın Amacı

  • Hekimin yaptığı tıbbi müdahalelerin hukuka uygun hale gelmesini sağlamak,

  • Etik açıdan ise hastanın tedaviye uyumunu, başarısını kolaylaştırmak, Hasta-hekim iletişimindeki sürekliliği sağlamaktır.

Aydınlatılmış Onam’ın Kurumsal yönü hukuki geçerliliğidir. Etik yönü ise hastaya faydası yönündendir.


Aydınlatılmış Onamın Yasal Dayanağı


Anayasa 17/II maddesi:


Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tabi tutulamaz.


Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarz-ı İcrasına Dair 1219 Sayılı Kanunun 70. maddesi:


Tabipler, diş tabipleri ve dişçiler yapacakları her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatini alırlar. Büyük ameliyeyi cerrahiler için bu muvafakatin tahriri olması lazımdır. (Veli veya vasisi olmadığı veya bulunmadığı veya üzerinde ameliye yapılacak şahıs ifadeye muktedir olmadığı takdirde muvafakat şart değildir.) Hilafında hareket edenlerden alakadarların şikayetine bağlı olmak şartıyla on liradan iki yüz liraya kadar hafif cezayı nakdi alınır


Hasta Hakları Yönetmeliğinin 5/d Maddesi:


Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamayacağı.


Hasta Hakları Yönetmeliğinin 22. Maddesi:


Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbî ameliyeye tabi tutulamayacağı


Yargıtay Kararı:


Hastanın açık ya da zımni rızasının hukuksal yönden geçerli olabilmesi, o kişinin sağlık durumunu, yapılacak müdahaleyi ve etkileri ile sonuçlarını bütün ayrıntıları ile bilmesi, bu konuda yeteri kadar aydınlanmasına bağlıdır


Aydınlatılmış Onamın Evrensel Kuralları 5013 sayılı İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi:


Madde 5:


Sağlık alanında herhangi bir müdahale, ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat (onam vermesi) etmesinden sonra yapılabilir.

Bu kişiye, önceden, müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler verilecektir.

İlgili kişi, muvafakatini her zaman, serbestçe geri alabilir.


Madde 6. (Muvafakat( onam)verme yeteneği bulunmayan kişilerin korunması):

1. Aşağıda, 17 ve 20. maddelere tâbi olmak koşuluyla, muvafakat verme yeteneği bulunmayan bir kimse üzerinde tıbbî müdahale, sadece onun doğrudan yararı için yapılabilir. 2. Kanuna göre bir müdahaleye muvafakatini verme yeteneği bulunmayan bir küçüğe, sadece temsilcisinin veya kanun tarafından belirlenen makam, kişi veya kuruluşun izni ile müdahalede bulunabilir.


Madde 6. (Muvafakat verme yeteneği bulunmayan kişilerin korunması):

Küçüğün görüşü, yaşı ve olgunluk derecesiyle orantılı bir şekilde, gittikçe daha belirleyici bir etken olarak göz önüne alınacaktır. 3. Kanuna göre, akıl hastalığı, bir hastalık veya benzer nedenlerden dolayı, müdahaleye muvafakat etme yeteneği bulunmayan bir yetişkine, ancak temsilcisinin veya kanun tarafından belirlenen kişi veya makamın izni ile müdahalede bulunulabilir.


Madde 7. (Akıl hastalığı olan kişilerin korunması):

Gözetim, denetim ve başka bir makama başvurma süreçleri dâhil, kanun tarafından öngörülen koruyucu şartlarla bağlı olmak üzere, ciddî nitelikli bir akıl hastalığı olan kişi, yalnızca böyle bir tedavi yapılmadığı takdirde sağlığına ciddî bir zarar gelmesinin muhtemel olduğu durumlarda, muvafakatı olmaksızın, akıl hastalığının tedavi edilmesini amaçlayan bir müdahaleye tâbi tutulabilir.


Madde 8. (Acil durum):

Acil bir durum nedeniyle uygun muvafakatın alınamaması halinde, ilgili bireyin sağlığı için tıbbî bakımdan gerekli olan herhangi bir müdahale derhal yapılabilir. Madde 9. (Önceden Açıklanmış İstek):

Müdahale sırasında isteğini açıklayabilecek bir durumda bulunmayan bir hastanın, tıbbi müdahale ile ilgili olarak önceden açıklamış olduğu istekleri göz önüne alınacaktır.


Hangi Durumda Aydınlatılmış Onam

  • Rutin işlemler (anamnez, fizik muayene, basit tetkikler, tıbbi müdahaleler vb.) sırasında hastanın hastaneye ve doktora müracaatı ileonamı var kabul edilir.

  • Hekim, hastasının tetkik/tedavisi için yapmak zorunda olduğu invazif tıbbi müdahalelerden önce onam almalıdır.


Aydınlatılmış Onam Şartları


Hasta-hekim iletişiminde karşılıklı güven duygusu içinde,

Samimi, dürüst, açık ve anlaşılabilir şekilde,

Tıbbın o ülkedeki gelişimi doğrultusunda,

Hekimin çalıştığı kurumun olanakları ölçüsünde,

Sadece hastanın iyiliği için,

Doğru ve sağlıklı bilgi içermelidir.


Aydınlatılmış Onamın 6 Temel Etik Unsuru Vardır:


  1. Bilgilendirme hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır.

  2. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek ve idrak edilebilecek biçimde verilmelidir.

  3. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler.

  4. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir.

  5. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir.

  6. Acil durumlar ile hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır.


Aydınlatılmış Onam Alma Yetkisi


Tedaviyi yürütecek hekimdedir. Ancak tedavi bir ekip tarafından yürütülecek ise grup içerisinden sorumluluk verilen hekimindir.


BİLGİLENDİRME ADIMLARI


  1. Hastanın sağlık durumu ve konulan tanı,

  2. Önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi,

  3. Tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler

  4. Verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, komplikasyonlar.

  5. Hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar,

  6. Alternatif , olası tedavi seçenekleri ve riskleri.


Hekim, hastanın temsilcisinin izin vermemesinin kötü niyete dayandığını düşünüyor ve bu durum hastanın yaşamını tehdit ediyorsa, durumu adli mercilere bildirilerek izin alınmalıdır.


Bunun mümkün olmaması durumunda, hekim başka bir meslektaşını danışmaya çalışır ya da yalnızca yaşamı kurtarmaya yönelik girişimlerde bulunur.


Acil durumlarda müdahale etmek hekimin takdirindedir. Tedavisi yasalarla zorunlu kılınan hastalıklar toplum sağlığını tehdit ettiği için hasta veya yasal temsilcisinin aydınlatılmış onamı alınmasa da gerekli tedavi yapılır. Hasta vermiş olduğu aydınlatılmış onamı dilediği zaman geri alabilir.

SIR


HEKİMİN MESLEKİ GİZLİLİK YÜKÜMLÜLÜĞÜ


Hekimin mesleğini uygularken bilgi sahibi olduğu, hastanın sağlık durumu, hastalık tanısı ve tedavisi hakkındaki tüm tanımlanabilen bilgiler ile diğer tüm kişisel bilgileri gizlidir ve gizlilik ilkesiyle korunur.


Tıp Fakültesi yemininde “...kendini bana tevdi eden hastanın sırrını muhafaza edeceğim” sır ile yükümlülük vurgulanır.


Türk Ceza Kanununun 24.ve 25. maddelerinde “Sırrın açığa vurulması, kişinin çiğnenen hakları olarak kabul edilir. Kişilik hakkı yasalarca korunur. Zarar husule geldiğinde sırrın açıklanması ancak meşru menfaatte cezalandırılmaz aksi taktirde cezalandırılır” denilerek hekimin en önemli ödevi belirtilir.


1998 yılında kabul edilen Hasta Hakları Yönetmeliğinde ; “ Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında hastanın özel hayatının gizliliğine müdahale edilemez” denilerek “Hastanın mahremiyetine saygının esas olduğu, hastanın sağlık durumunun gizlilik içinde değerlendirilmesi gerektiği” bildirilir.


Dünya Hekimler Birliğinin “Uluslar arası Tıp Etiği Kurallarında ; “Bir hekim hastası hakkında tüm bildiklerini ,hastanın ölümünden sonra bile gizli tutacaktır” ifadesine yer vermektedir.


Sır, mesleki gizlilik hastaya ait bilgileri gizli tutma ödevidir. Hekimin uyması gereken etik kurallarda ve tıp fakültesi yemininde bu ödev hatırlatılır. Bu çerçeve “Mutlakçı yaklaşım”ı gösterir. Fakat hekimin uygulamaları sırasında bazen bu ilkeler çiğnenir veya bu ilkelerin dışına çıkılması gerekir. Bu sebepten Gizlilik ilkesinin bu katı kurallarının netleştirilmesi gerekmiştir.


Gizlilik ilkesinin kaynağı


Hastanın hekimine güven duyması, hekimin hizmetinin başarılması için en önemli unsurlardandır. Güven duygusunu yaratan gizlilik sorumluluğu da tıbbi etiğin en önemli kilometre taşlarındandır. Gizlilik ilkesine verilen yüksek değer üç kaynağa dayanmaktadır. Özerklik, İnsana saygı, Güven.


Özerklik; Hastanın özerk olması, kendi hakkında kendi karar verebilmesi ve kendine ait bilgilerin başkası tarafından bilinmemesini istemesi hakkıdır. Özerklik ilkesi, her hastanın kişisel bilgilerinin kişiye ait olduğu ve onamı olmadan bilinmemesi anlamıyla ilişkilidir. Bir birey kişisel bilgilerini bir başkasına bir hekime ya da hemşireye açıkladığında ya da kendisi hakkında tıbbi bir bilgi bir test sonucunda açığa çıktığında bu bilgilerin gizlilik ilkeleriyle korunacağını bilerek hareket eder.


İnsana saygı; Mesleki gizlilik ayrıca, insanlar saygı görmeyi hak ettikleri için önemlidir. İnsana saygı etiğin ilk hareket noktasıdır. İnsanlara saygı göstermenin bir yolu onların özel yaşamlarına ilişkin bilgileri korumaktır. Tıbbi ortamlarda gizlilik sıklıkla tehlikeye girer. Bu durumda insanların özel yaşamlarının gereksiz yere açığa çıkmasını önlemek hekimin görevidir. Bireyler özel yaşamlarının gizliliği konusunda farklı düşünceler sahip oldukları için onların bu hassasiyetlerini kabul etmeli, herkesin kendimize nasıl davranılmasını istiyorsak öyle davranılmasını isteyeceğini varsaymalıyız.


Güven; Hekim-hasta ilişkisinin yaşamsal bir parçasını oluşturur. Sağlık hizmeti alabilmek için hasta kendisine ait ve kimsenin bilmesini istemediği bilgileri hekime veya başka kişilere açıklamak zorunda kalır. Hekim ve sağlık personelinin bu bilgileri başkalarına açıklmamaları hastanın hekimi bilgilendirmesinde en önemli şarttır. Hekime bu konuda da güven gereksinimi vardır. Bu güvenin temeli sağlık çalışanlarının sahip çıkması beklenen ahlaki ve yasal mesleki gizlilik standartlarıdır. Açıkladıklarının gizli kalacağından emin olmadıklarında hastalar kişisel bilgilerini paylaşmayabilirler. Bu da hekimin etkin bir hizmet sunmasını, belli toplum hekimliği amaçlarına ulaşmasını engeller.


Gizlilik düşüncesinin netleştirilmesi


Dünya Tabipler Birliği ve Türk Tabipler Birliği’nin “Mesleki Gizlilik” konusundaki genel kuralları şöyledir;


1-Bir hastanın sağlık durumu, tıbbi durumu ,tanısı, prognozu ve tedavisi hakkındaki tüm tanımlanabilen bilgiler ile diğer tüm kişisel bilgileri ölümünden sonra bile gizli tutulmalıdır. Bununla beraber hastanın ailesi onun sağlığı ile ilgili riskleri öğrenmek üzere bu bilgilere erişme hakkına sahip olabilir.


2- Hastaya ait tanımlanabilen tüm bilgiler korunmalıdır. Verilerin korunması depolanma biçiminin uygunluğunu da kapsar. İnsanlardan alınan kimlik belirtici veri üretebilecek her türlü örnek de aynı biçimde korunmalıdır.


3- Gizli bilgiler ancak hasta onam verirse ya da yasa tarafından açık biçimde istenirse açıklanabilir. Hasta açık bir onam vermedikçekendisi hakkındaki bilgiler ancak bilmesi gereken sağlık çalışanlarına açıklanabilir


Bu kurallarda belirtildiği gibi hekimin mesleğini uygulaması sırasında sır ilkesinin dışına çıkılan durumlar olabilir. Sır hiçbir şekilde açıklanamaz “Mutlakçı yaklaşımı” uygulamalar sırasında sıklıkla tehlikeye girer. Gizlilik ilkesi için bazı ayrıcalıklı durumlar (gizliliğin dışına çıkılması, kaldırılması) mümkündür. Bunların bazıları görece az sorun yaratsa da bazıları hekimler için oldukça güç etik sorunlar doğurur.


Gizliliğin Dışına Çıkılması ( Hekimin Haklı Nedenleri)


Mesleki gizlilik ilkesinin mutlakçı kurallarının dışına çıkıldığı durumlar genellikle “Hekimin hastaya daha iyi hizmet vermek” amacından kaynaklanır. Hekimler, hemşireler, laboratuar teknisyenleri ve diğer sağlık çalışanları hastaya uygun hizmet verebilmek için bu sırrı paylaşırlar.


Hastanın şifası için; Hastanın sağlığı hastanın sırrından daha önemlidir. Hastanın tedavi edilebilmesi için, hastanın sırrı açıklanması gerekiyorsa bu durumda sır açıklanabilir ama sadece tedaviyi üstlenen hekime ve sağlık görevlilerine yapılır. Hastalık acil ve hemen tedavisi gereken ciddiyette olduğunda hastanın sırrını bilen hekim tedaviyi üstlenecek sağlık görevlilerine durumu hastalığın çerçevesi içinde açıklar. Bu sırrın açıklanması belki de hastanın hayatının kurtulması için önemli olabilir.


Hasta başka bir hekime ve başka bir şehir ve başka bir ülkeye tedaviye gidecekse daha önce yapılan tedavinin ve neden yapıldığının bilinmesi gerekir. Bu durumda hekim ve sağlık görevlileri gereken bilgiyi yazılı olarak ve sır kapsamındaki şartlarda bildirir. Bu durum sadece gerekli sağlık görevlilerine yapılır.


Meşru müdafaa için; Hekim ve sağlık görevlileri çok çeşitli sebeplerle hukuki soruşturmaya alınabilirler. Herhangi bir uygulamadan dolayı şikâyet edilmiştir ve bu durumda kendilerini savunma durumunda kalabilirler. Sağlık görevlileri mesleği ile ilgili bir suçlanma dolayısıyla disiplin kuruluna, hastane yönetimine veya mahkemeye verilmiş olabilir. Bu suçlama karşısında hastanın sırrını da açıklamak mecburiyeti doğabilir.Elinizdeki yazılı bilgilere dayanarak kendinizi müdafaa edebilir, hastanın sırrını sadece bu konu ile ilgili olanını yalnızca resmi makamlara verebilirsiniz. Kendinizi savunurken meşru müdafaada ve yalnızca resmi makamlara sırrı açabilirsiniz.


Öğrencilerin öğrenebilmeleri için; Tıp Fakültesinde görevli hekimler tıp eğitimi için hastanın sırrını öğrencilerle paylaşır. Tıp öğrencileri tıp uygulamalarında öğrenebilmeleri için hastanın tıbbi kayıtlarına erişmeleri gerekir. Bu durumda hastanın bunu bilmesi gerekir. Tıp fakültelerine teşhis ve tedavi için gelenler orada eğitim yapıldığı için bu bilgilerin öğrencilerle paylaşacağını başından kabul etmiş oldukları kabul edilir. Fakat özellikle hasta için önemli olduğu fark edildiği sır kapsamındaki bilgilerin paylaşılması durumunda hekim mutlaka hastanın onayını almalıdır.


Karar yeteneği olmayan hastalarla ilgilenenler için


Karar verme yeteneği olmayan hastalar söz konusu olduğunda diğer bireylerin onlara bakabilmeleri ve onlar yerine karar vermeleri için hasta hakkında bilgilendirmeleri gerekir.


Hastanın yaşının 18 den küçük olması durumunda hekimin hastalığı konusundaki bir çok şeyi hastanın ailesinden birisine açıklanması gerekir. Çocuk eğer anlayabilecek yaşta ise bu sırrın kime açıklanabileceği konusunda hekimini yönlendirebilir. Çocuk o bilgiyi saklayacağına inandığı ve tedavisine yardımcı olacağını düşündüğü bir aile büyüğünü seçer ve durumun ona anlatılmasını ister. Kendi hakkında karar veremeyecek olan hastaların yakınları da bu bilgileri paylaşırlar Hekim ve sağlık görevlileri de o şahıs ile sırrı paylaşır, tedavisi için gerekene beraber karar verilir. Ailenin diğer fertlerine karşı sır yükümlülüğü devam eder.


Ölen kişinin ailesine ölüm nedeni hakkında bilgi vermek


Ölen bir kişinin ailesine hekim ölüm nedeni hakkında bilgi verir. Bu bilgi hastanın sırrı olabilir ama hastanın 1. derecedeki yakını bu bilgiyi istemekte haklıdır.


Gizlilik ilkesinin bu şekilde çiğnenmesi hekimi sıklıkla haklı çıkarır. Fakat bu açıklamalar için belli kurallar vardır. Birincisi hasta anlayabilecek durumda ise mutlaka ona danışmalı ve onun olurunu almalıdır. İkincisi açıklanan bilgi ancak olası en az düzeydetutulmalıdır. Sadece o açıklama yapılmalı diğer bilgiler sır kapsamında kalmalıdır. Hasta hakkında bilgilendirilenler bu bilgileri hastanın yararı için gerekmedikçe başkalarına iletmemeleri, konusunda uyarılmalıdır.


YASAL GEREKLERE UYARAK SIRRIN DIŞINA ÇIKMAK


Hekimin hastasının sırlarını yasalar gereği bildirmesi gereken durumlar mevcuttur. Bu durumlar hekime resmen bildirilir. Mesleki gizlilik ilkesini dikkate almamanın genel olarak kabul edilen diğer bir nedeni de yasal gereklilikleri karşılamaktır. Yasalarla bildirilmesi zorunlu hastalıklarda gizlilik ilkesi çiğnenebilir. Bunlardan birkaçı şöyledir.


Bildirilmesi zorunlu hastalıklar; Bulaşıcı ve toplum sağlığını tehdit edebilecek hastalıkların bildirilmesi gerekir. Bu durum hastanın sırrı olsa da açıklanmalıdır. Sağlık Bakanlığı tarafından bildirilmesi gerekli hastalıklar listeler halinde sağlık kurumlarına verilir. Bu listedeki hastalıklar hasta için sır olsa bile sadece resmi kurumlara belli kurallar içinde bildirilmelidir. Hekimler hastaya ait bilgilerin hangi yasal koşullar altında açıklanması gerektiği hakkında bilgi sahibi olmalıdırlar.


Suç ihbarında; Hasta olarak gelen şahıs zehirlenmiş, tecavüze uğramış, yaralanmış, dövülmüş olabilir. Hekim bu hastaya gereken müdahaleyi yapar ve tedavi eder. Hastalığı ile ilgili bilgiler kayıtlara geçer. Hastanın bu duruma gelmesine sebep olan suç aslında bir kamu davasıdır ve yaralanma durumunun hasta istemese bile bildirilmesi gerekir. Hekim yaralanmalarda durumu polise bildirmekle yükümlüdür. Bu bilgiler sadece resmi makamlara belli bir prosedür çerçevesinde verilir.


Bilirkişi raporunda; Sağlıkla ilgili bir olay mahkemeye intikal etmiş veya disiplin kuruluna gelmiş, siz de bu konuda bilirkişi tayin edilmiş olabilirsiniz. Sağlık görevlisi ya o olaya şahit olmuş veya sizin çalıştığınız konu ile ilgili olduğu için sizin bilginize başvurulmuş olabilir. Siz bu konuyu öğrenecek, soruşturacak ve fikrinizi o resmi organa yazılı olarak verecek olabilirsiniz. Bu durumda hastadan veya dosya bilgilerinden hastanın sırrını öğrenirsiniz. Bu durumda sırrın açıklanması sadece o resmi raporda ve gerekiyorsa yapılabilir.


Amerika Birleşik Devletlerinde yasal olarak birçok yargı yapılanması vardır. Bunlardan otomobil kullanmaya engel oluşturan bir sağlık sorununa sahip hastalar ve çocuklara şiddet uygulandığına ilişkin kuşku söz konusu ise bildirim zorunluluğu getirilmiştir.


Hastanın sırrının yasal gerekler dâhilinde açıklanmasında hekimin uyması gereken etik kurallar vardır; Önce bu durumun “ Yasal olarak açıklanması gereken sır ” olduğuna karar vermek lazımdır. Hekim sırrın dışına çıkılacak durumu yani yasal gerekliliği eleştirel gözle değerlendirmelidir. Yasal gereklilikler tıp etiğinin temelini oluşturan insan haklarına saygı kavramı ile çatışabilir. O durum yasal gereklilik sınırları içine girmeyebilir.


Hekim “Yasal olarak açıklanması gereken sır” olduğuna ikna olduğunda şu kurallara uymalıdır;


  1. Hekimler hastanın sırrının hangi koşullar altında açıklanması gerektiğine dikkat etmelidirler.

  2. Hekim kime açıklamalıdır, ne kadar açıklamalıdır. Resmi prosedürlerde bu durum açıklanmıştır.

  3. Sadece zararı önleyebilecek kurumlara ve kişilere açıklanmalıdır.

  4. Genel olarak sırrın dışına çıkılması, toplumun faydası içindir ve zararı önlemeye yetecek kadar olmalıdır. Sırrın sadece istenilen kısmı verilmelidir.

  5. Hastanın açıklamadan en az zarar görmesi için önlem almalıdır.

  6. Hekimin hastasına kendisinin ve başkalarının iyiliği için gizlilik ilkesini göz ardı edebileceğini bildirmesi önerilir.

  7. Olası ise hastanın işbirliği sağlanmalıdır. Hastaya şartları bildirmek her zaman faydalı olur.


Yasa tarafından gerekli kılınmadığı halde gizlilik ilkesinin çiğnenebileceği durumlar


Hekimler için, yasalar tarafından gerekli kılınmadığı halde gizlilik ilkesinin dışına çıkılacak zorunlu durum olabilir. Hekim tedavisi sırasında hastadan zarar görme olasılığını fark etmiş olabilir. Bu durumda zarar görecek olan başkalarına hastanın bu durumunu açıklama ödevi bulunabilir. Bu durum ya hastanın psikiyatrisine birine zarar vereceğini söylemesi veya hekimin HIV-pozitif hastanın korunmasız cinsel ilişkiye devam edeceğine ikna olmuş olması gibi durumlardır.


Hekim bu durumda zararın yakın, ciddi, geri dönüşsüz, bilgi açıklanmadığı sürece kaçınılmaz ve bilginin açıklanması ile oluşacak zarardan daha büyük olacağına ikna olmuş olmalıdır. Bu göreli zararının büyüklüğünü belirtmek için hekim zararların ciddiliğini ve oluşma olasılıklarını değerlendirmek ve karşılaştırmak durumundadır.


Başkalarına verilecek zarar konusunda kuşkuya düşüldüğünde uzman danışmanlığına başvurmak akıllıca olur.


Hekim zarar verileceğine ikna olduğunda, kişinin onamını almadan bilgileri açıklamayı haklı çıkardığını belirlediğinde iki karar daha vermelidir;


  1. Hekim kime açıklamalıdır, ne kadar açıklamalıdır,

  2. Hastanın sırrı bu durumda sadece zararı önleyebilecek kişilere açıklanmalıdır.

Genel olarak açıklama beklenen zararı önlemeye yetecek kadar olmalıdır.


Hastanın açıklamadan en az zarar görmesi için önlem almalıdır.


HIV pozitif hasta söz konusu is hastanın eşine durumu açıklamak meslek ahlakına aykırı olmayabilir. Bu açıklama hasta risk altındaki kişiyi bilgilendirmeyi istemiyorsa haklı çıkar.


Araştırma ve eğitim amacı ile yapılan faaliyetlerde de hastanın kimlik bilgileri gizli tutulur, rızası olmaksızın açıklanamaz.



HEKİM-HEKİM İLİŞKİSİ


HEKİM VE MESLEKTAŞLARI


Dünya Hekimler Birliği hekimlerin meslektaşlarıyla veya beraber çalıştığı sağlıkçılarla olan ilişkilerinin belli kurallar içinde olmasını ister. Hastaya daha iyi hizmet için bu kurallar geçerlidir.


Hekim- Hekim ilişkisi; Hekimin başka hekime nasıl davranması gerektiği konusuna girmeden bilinmesi gerekenler;


Hekimler hiyerarşik bir mesleğin üyeleridir.

Aynı uzmanlar arasındaki hiyerarşi olabilir.

Uzmanlıklar arası hiyerarşi olabilir.

Hasta bakımıyla ilgili olanlar arasındaki hiyerarşi olabilir.

Aynı uzmanlık olup çalışılan yerde İçsel hiyerarşi olabilir.


Hekim-Diğer sağlık çalışanlarıyla ilişkisi sırasında diğer sağlık çalışanları ile işbirliği yapmakla ilgili temel etik ilkeler ve diğer sağlık elemanlarıyla ortaya çıkabilecek çatışmaların nasıl çözüleceği bilinmelidir.


HEKİM-HEKİM İLİŞKİSİ

  • Birincil sağlık hizmeti sunanlar.(direk hasta ile ilgili) hiyerarşinin en üstünde

  • Diğerleri; Danışman hekimler (Hasta kendine yönelmedikçe direk hasta hizmeti sunmayanlar)

  • Hekimler diğer sağlık çalışanlarının hiyerarşik olarak üstündedir


Tıbbi sorumluluğun sorgulanması

  • Hekimler, bir mesleğin üyeleri olarak değil, bir ailenin üyeleri gibi görev yapmalılar.

  • Hekimin diğer hekimlere saygılı davranması, hasta yararı için işbirliğinde olması gerekir

Aksi Durumlar

  • Hastanın yönlendirilmesi sonucunda kazanç sağlamak

  • Meslektaşlarının hastalarını çalmak

  • Meslektaşlarını haksız olarak şikâyet etmek.

  • Tıp karmaşık ve uzmanlaşmış bir meslek diğerleriyle yakın işbirliği gerektirir.

  • Bireycilik ve İşbirliği arasındaki sorunlar

  • Bu gerilim tıp etiğinin sürekli gündeme gelmesine sebep olur.

  • Hekimlerin hastaya “sahip olma hakkı” sınırları var.

  • Hastaların “İkinci bir görüş alma hakkı” var.

  • Hastanelerde birden fazla hekimle tedavi edilen hastanın; Genel durumunu bildiren, karar vermesine yardımcı olan, eşgüdüm sağlayan” bir tek hekimi olmalıdır.

  • Ekip çalışması olsa da son sözü bir kişinin söylemesi gerekir. Bu da hekim olmalıdır.

  • Hekimlerin “Sorgulanamaz yetkileri” olmamalıdır.


DENETİM


Tıp mesleği “Kendini denetleyen” bir meslektir.


Hekim meslektaşları arasında yüksek davranış standartları saptamakla, hekimlikle ilgili suçlamaları soruşturmak (disiplin süreci) meslektaşlarının yetersizliği ve yanlış uygulamalarını bildirmekle de görevlidir.


Hekimlerin kendilerini denetlemeleri yetersiz olursa halktan kişilerin veya diğer yetkililer bu denetlemelerde görevlendirilirler.


Bu durum Mesleğin daha açık yapılanması gerektiğinden doğmuştur:

  • Yanlış bir uygulamayı ayırt edebilecek tek kişi (hekim) olduğundan sorumluluğu vardır.

  • Mesleğin toplumun gözündeki saygınlığını korumak amacıyla Yanlış davranışların bildirimi mesleki bir görevdir.

  • Hekimin yetersizliğinde, yanlış uygulamasında, sahtecilik ve dolandırıcılıkta bu durumun açığa çıkması için hekim gerekeni yapar, çaba gösterir.

Bunun için;


1.Adım; Meslektaşı ile iletişim kurmak ve davranışının hatalı ya da meslek ahlakına aykırı olduğunu söylemek

2.Adım; Konuyu sizin ya da o hekimin amiriyle konuşmak, tartışmak gerekirse kararı ona bırakmak.

3.Adım; Yukarıdakiler uygulanamıyor ya da başarısız olursa hekimi yetkililere bildirmek.

Meslektaşlarını disiplin mekanizmalarına bildirmek diğer seçenekler denendikten sonra son çaredir.


DİĞER SAĞLIK ÇALIŞANLARIYLA İLİŞKİLER


Tıp bireysel olduğu kadar, büyük ölçüde işbirliği gerektiren bir meslektir.


Tıp; bilimsel bilgi ve bu bilginin klinikte uygulanması ise bu çalışma sırasında uzman hekimler, hemşireler, eczacılar, fizyoterapistler, laboratuar teknisyenleri, sosyal hizmet uzmanları, diğer eğitimli sağlık çalışanları ile işbirliğini gerektirir.


Hekimler sağlık çalışanlarıyla “Hasta bakımında ve giriştiği diğer tüm mesleki etkinliklerde”


  1. Mesleki ayrım yapmamalı ve onun bilgisini kabul etmeli ve saygı duymalıdır. Hastanın bakımına katkı yapacağından sağlık çalışanlarının bilgi ve becerilerini göz ardı etmemelidir

  2. Diğer sağlık çalışanlarının inanç, etnik köken, milliyet, politik düşünce, cinsel seçim, yaş ve engellilik durumunda ayrım yapmamalıdır.


İşbirliği yapılan diğer sağlık çalışanlarıyla bir karar verme modeli saptanmalıdır. (geleneksel ve sorumluluk alan modelin yerine)


Diğer sağlık çalışanları hekimin yönlendirmeleri karşısında oldukları zaman bunu bildirebilmeleri gerekir. Hekimin görüşüne karşı olan bir görüş bildirilmesine gittikçe daha çok rastlanıyor.


Diğer sağlık çalışanları da kendilerinin hastaya karşı ahlaki sorumlulukları olduğunu düşünmekteler.


Sağlık çalışanları kendilerini hekime karşı değil hastaya karşı sorumlu olduğunu düşünüyorlar.


Hasta hakkında karar verme durumunda ve o konudaki algılayışları hekiminki ile çatıştığında sorgulamak hatta hekime karşı çıkmak zorunluluğunu hissetmekteler. Bu durumda ne yapılacak.


Tartışma ve Uyuşmazlık Halinde


Hekimler ve diğer sağlık çalışanları “rollerinin “ ne olduğunu bilmelidirler. Rolleri konusunda anlaşmalıdırlar.

  • Hekimlerin rolleri; hem hastalar hem de diğer sağlık çalışanlarıyla daha katılımcı bir karar verme

  • Hekimler önerilerini diğerlerine karşı savunmak, önerilerinin kabulü için onları ikna etmek durumundadır.

  • Bu konuda iletişim becerilerini geliştirmelidirler.

  • Hekimler hizmet sunumuna katılanlar arasındaki çatışmaları da çözmeleri gerekebilir.

  • Hasta için en iyiye yönelik işbirliği

  • Burada kimin söz sahibi olduğu, kimin karar vermede baskın olması gerektiği saptanmalı

  • Fakat; Yeterli olduğundan kuşku duyulan, ciddi kişilik çatışması yaşanan sağlık çalışanı ile beraber çalışmayı reddetmek ya da ilişkiyi sonlandırmak gerekir.

  • Tüm ilişkilerde hastanın yararı ve hastanın iyiliği ön planda tutulmalıdır.


ÇATIŞMALARIN ÇÖZÜLMESİ

  • İdeal olarak sağlık hizmetine ilişkin kararlar Hastanın hekimin, hizmet veren diğerlerinin ortak görüşünü yansıtmalıdır.

  • Ancak belirsizlik ve karşıt görüşler; Hizmetin amacı ve bu amaca hangi araçlarla ulaşılacağı konusunda anlaşmazlık doğabilir. Bu anlaşmazlıklar ortaya konmalı, sağlık ekibince çözülmelidir.

  • Kaynakların dağıtımı konusu sağlık çalışanları ve yöneticilerle kurum içinde çözülmeli, hastaya yansıtılmamalıdır.

  • Gerekirse klinik etik danışmanın önerisiyle çözüme gidilmeli.


ÖNERİLER

  • Çatışmalar mümkün olduğunca resmi olmayan yolla, (kişilerin doğrudan görüşmesi gibi) çözülmeli,

  • Resmi süreçler bu yöntem faydalı olmadığında yaşama geçirilmeli.

  • Tüm tarafların görüşleri ortaya çıkarılmalı, saygıyla değerlendirilmelidir.

  • Hastanın, ya da onun yerine karar verebilecek yetkilinin seçimi anlaşmazlıklarda dikkate alınmalıdır.

  • Anlaşmazlık hastaya daha geniş seçeneklerin sunulması ile çözülebilir.

  • Eğer seçilen tedavi sınırlı kaynaklar nedeniyle çözülemiyorsa hasta bu konuda bilgilendirilmelidir.

  • Eğer yeterli ve uygun çaba sonucunda anlaşma olmamışsa karar verme hakkı veya sorumluluğu olanın kararı kabul edilmeli(karar verecek şahıs belli değilse, arabulucu ve hakem bulunmalıdır)

  • Sağlık çalışanları; verilen kararı kendi mesleki yargı, kişisel ahlakına aykırı buluyorsa (hastanın zarar görme ya da terk edilme riski bulunmadığı durumlarda) uygulamaya katılmaktan çekilebilir.


TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ HEKİM-HEKİM İLİŞKİSİ ETİK KURALLARI


Meslektaşlar Arasında Saygı her zaman uyulması gereken bir kuraldır.


Mesleki Dayanışma

Madde 17-Hekim, meslektaşlarını mesleki yönden onur kırıcı ve haksız saldırılara karşı korur.

Yetkinlik Dışı Faaliyet Yasağı Madde 18-Hekim tıbbi görevlerini yerine getirirken, gecikmenin hasta yaşamını tehdit edebileceği zorunlu durumlar dışında özel bilgi, beceri gerektiren bir girişimde bulunamaz.


Danışım(Konsültasyon) ve Ekip Çalışması


Madde 19-Danışım ve ekip çalışması sürecinin düzenli işleyebilmesi ve bir hekim hakkı olarak yaşama geçirilebilmesi için;

a)Hasta izlemi sırasında, değişik uzmanlık alanlarının görüş ve uygulamalarına gereksinim doğduğunda, tedaviyi yürüten hekim durumu hasta ve/veya yakınlarına bildirmelidir. Konsültasyonu hastanın tedaviyi yürüten hekimi yazılı olarak ister. Yazılı istemde hastanın özellikleri, konsültasyon isteğinin nedenleri açık ve anlaşılır biçimde belirtilir. b)Konsültasyon sürecinde konsültan hekim de, hastanın sürekli hekimi gibi hastadan sorumludur.

c)Konsültan hekim, alanında bilimsel ve teknik bilgiye sahip olmalıdır. d)Konsültasyon sonucunda, konsültasyonun gerekçesi ve sonuçları, açık ve anlaşılır biçimde bir tutanak ile belgelenir. e)Konsültasyonun sonuçlarından hastalar da yeterli ölçüde bilgilendirilir. f)Konsültasyonun sonucunda hastanın tedaviyi yürüten hekimi ile konsültan hekimin görüş ve kanaatleri arasında fark olur ve hasta konsültan hekimin önerilerini kabul ederse, hastanın tedaviyi yürüten hekimi tedaviyi bırakabilir. g)Konsültasyon istenen hekim davete uymak zorundadır.


ODAYA BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ


Madde 20-Hekim meslektaşları ile meslek uygulaması konusunda uzlaşmaz bir anlaşmazlığa düştüğünde ya da tıp etiği açısından yanlış davranan bir meslektaşının bu davranışını kasıtlı bir biçimde sürdürmesi durumunda

Yerel tabip odasına konuyla ilgili bildirimde bulunur.


Popüler Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Konular
Prof. Dr. Ayten Altıntaş
  • Twitter - Black Circle
  • Instagram - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
bottom of page